Pages

10 Kasım 2010 Çarşamba

Ben Evlendim!

Bu kadar zaman sonra ilk defa bu bloga bakmak aklıma geldi.Hayatımı adadığım o adamı baştan aşağı tüm çıplaklığıyla anlatma girişimim yarım kalmış.Yarım kalmasının haklı sebepleri var,ben evlendim.

Bunu yazarken oturdugum şu koltuk,karşımdaki tv,solumdaki kitaplar,fotograftaki gelin ve damat.. Hiç biri benim değilmiş gibi.Ama benim!
Başıma ne düştüğünü bilmiyorum.fakat 5 aylık evliyim.ve herşey umduğumdan daha iyi gidiyor.
Ömrümü verdiğim adamla değil,1 ay içinde karar verip evlendiğim adamla güzel bir hayat kurdum ben.Başkasının gelini oldum,aynı hayalleri başka adamla kurdum.
Hemde bunu 1 ay içinde yaptım.
En son sevişmemizde bana "bu sondu bak" demişti.Gerçekten son oldu,arayıp nolur evlenme diye feryatlarını duymayıp kendimi kocamın kollarına attım.Okadar kısa sürede evlendik ki kimseye şaşırma fırsatı bırakmadık.
Gerçi ikimizin aileleri de gayet memnundu durumdan.yaş kemale erip geçti bile.Yaşlı bir gelin ve damat bile sayılabilirdik belkide. apar topar evlenmemiz kimsenin garibine de gitmedi.
Yılların geçmesini bu yüzden hem sevdim hem sevmedim bir yerde.
Beni aramaya cesaret edemiyor,karşıma çıkamıyor yasakelmam.
Halbuki ben arardım,karşısına da çıkardım.. thhh..
Fakat sadece "ikimize özel" mail adresime mailler atıp duruyor 5 aydır.

"tamam anlıyorum ama ..... neden neden evlendin?Bencillik diyorsun fakat ben dayanamıyorum bu fikre"

Neler çektiğimi anlasın diye evlenmedim.asla eşit olamicaz.çünkü o hala karısının gögsünde uyuyor.

Çok garip gerçekten.Neden neden evlendim? bende bilmiyorum.pişmanmıyım?asla.

8 Haziran 2010 Salı

İlk ısırık


Bu akşam çok hoş bir avukattan "yemek" teklifi aldım.. Bu ergen dilinde "benimle çıkarmısına" eş değer...




Liseye geçtiğimde herşey farklıydı sanki. Hayat boktanlığını biraz üzerinden atmıştı ve erkekler o kadar kötü gözükmüyordu artık gözüme.


Akranlarım arasında hep dikkat çekici olmuştum,ahım şahım bir güzelliğim yoktu ama dikkatleri çeken bir yapıya da sahiptim.F. ise liseye başlamanın heycanıyla çiftleşmeye yer arayan ergenler arasında herkesin dikkatini çeken bir tip olmuştu.


Dolayısıyla benimde. Kendimi nedense çok çabuk kaptırmıştım,bu kaptırmanın bir etkisi de F. nin güzel bakışlarıydı.Bakışmalarımızdı.Herkes bana benden hoşlandığını söyleyip duruyordu.Ben de kendimi ona şiirler yazarken bulduğum bir gün F. kendi sınıflarından bir kıza arkadaşlık teklif etmişti.Herkesin yaşadığı şok anlık olmuştu,bense yıkılmıştım.


Erkeklerden neden nefret ettiğimi tekrar hatırlayıp kendime sözler vererek sanki asla ondan hoşlanmamışım gibi davranarak bu süreci atlatmıştım.


Ertesi seneyse F. o kızdan ayrılıp bir başkasıyla beraber olmaya başlamıştı bile.




Yaz tatili olunca abim ben ve bir kaç arkadaşımız -abim üst dönemimdi ve ortak arkadaşlarımız vardı- ananeme izmire geçmiştik. Bir iki haftalığına ailelerden izin koparmıştık zarla zorla.Benim en yakın arkadaşım -ki hala öyledir- C. ve ben beraber abim arkadaslarıyla takılıyordu genelde.Havuz,deniz,güneşlenme üçgeninde günü geçirip,geceleri gezip tozup eğlenip eve giriyorduk.


Tatilin dördüncü günü,C. ile yine denize gitmiştik,kendimi halsiz ve yorgun hissetmeme rağmen yine de denize girmiştim, üstüne de dondurma yemiştim,kısa süreli bir kusma nöbetinden sonra her zaman ki gibi bayılmıştım-kustuktan sonra tek bayılan insan ben olmalıyım,her zaman bayılırım-.tabii ki sonunda da gözlerimi hastane odasında açmıştım.Fakat karşımda tanımadığım bir çocuk vardı.Herşey film gibi başlamıştı ve aslına bakarsanız o şekilde devam ediyor.


Ben önce birşey anlamamıştım,fakat sonra herşey netleşmeye başlamıştı. C. nin plajda bakıştığı çocuk ve arkadaşı bizi dondurma aldığımızda da takip etmişti,dondurmayı yedikten sonra ben, kusma nöbetine girip düşüp bayılınca çocuklar yardıma yanımıza koşmuşlar.Bizimkilere haber vermek için C. ve H. yanımızdan ayrılmışlar,başımda benim elmamı bırakmışlardı...


Elmayı görünce hayattaki en şansız kızın ben olduğumu düşünmüştüm.Gerçekten filmlerde yakışıklı çocuklar filan olurdu,böyle olaylarda..Bu çirkin kara çocuk başımdaydı ... Ama tuhaf olan,sevecen bakışlarıydı.İyi olup olmadığımı sorduktan sonra bir süre bana bakakaldı.Ben de ona.Anlayamıyordum çünkü. Sonra kendimi toparladım,kendimi iyi hissettiğimi söyledim.

Bir kaç salak saçma konuşmadan sonra bizimkiler geldi beni aldılar ve ordan ayrıldık.

C. bir dahaki hiç bir kusmamda beni hastaneye götürmedi.

Bir daha asla gözlerimi hastanede açtığımda karşımda elmayı görmedim.


Ertesi gün C. apar topar H. ile buluşmaya götürmüştü benide. Ve tabi ki ilk ısırığımı böylece almış bulundum.. Elma,hayatımın aşkı olucaktı.


4 Haziran 2010 Cuma

Elma pişmanlığı


İş çıkışlarımda bir yerlere gidip oturmayı sevmiyorum.


Yorucu ve yoğun bir işim var,bazen sabahları "akşam olsa da evime dönmüş olsam" diyerek uyanıyorum. Günün en sevdiğim anı yemeğimi yedikten sonra tv karşısında uzanıp sigaramı yaktığım andır.


Fakat geçen gün arkadaşım Y. ile buluşmak "zorunda" kaldım. çünkü bir çok kez yaptığı daveti nazikçe geri çevirip durdum ama bu kez erteleyemezdim,mecburen iş çıkışı bir iki saat bir yerlere takıldık.

Y. okuldan arkadaşım,üniversiteden. Gayet başarılı,modern,güzel,şirin mi şirin bir oğlu ve çok hoş bir eşi olan bir kadın.

Bir çok kişi -bende dahil- onun hayatına özenir. Çünkü her zaman çok şanslıydı,hala da öyle.

Eşi gerçekten çok hoştur,üst dönemimizdendi,ilk sene tüm kızlar ona ağzının suyunu akıtırken o Y. yi tercih etti, 4 senenin sonunda evlendiler,şimdi yaşlandılar bile...

Onların birçok şeyine şahit oldum velhasıl,yakın arkadaş olduğumuzu Y. idda eder durur,ona göre 4 seneyi geçirmek yakın arkadas olmaya yeter. İçinin boş ya da dolu olması bişiy ifade etmez.Nezaketen buna evet öyleyiz der geçerim, okadar.


Gelin görün ki Y. nin özenilesi hayatı onun için berbattır. Konuşsanız şöle bir saat filan,ırgatlık yaptıgını düşünüp acırsınız. Onun kadar şikayetçi ve gerçekten dırdırcı birini daha tanımadım.

Bazen öyle oluyor ki,o konuşurken onun saçını başını yolduğumu hayal ediyorum.

Kendi altında çalışanların gömleğinin güzelliğinden dem vuracak kadar basitleşebiliyor...

Bu buluşmamız da da yine aynı şeyler oldu,o anllattı ben dinledim,sonra eşi aradı ve ayrıldık...

Saçma sapalak bir yığın sorununu(!) dinledim...

Ve sonrasında düşündüm,acaba ben de onun kadar dırdırcı,mantıksız,salak olsaydım, şu anda yalnız olmaz mıydım?

Derdim neydi ki böylesine kendimi yalnızlaştırdım...

Çoğu zaman yalnızlığımdan sıkılmış buluyorum kendimi ve diyorum ki acaba hata mı yaptım

ona ömrümü ayırarak...



29 Mayıs 2010 Cumartesi

Elma Tadı




Hayatı elmaya benzetmişimdir hep.İki yönlü.
Ya kırmızıdır ya yeşil. Ya ekşidir ya da tatlı.
Ya soyarak yersin elmayı,ya da kabuğuyla.
Böyle bir şey işte... Bu kadar basit ve bir okadar karmaşık hayat.

Blogu yazarken hem bugünden hem de geçmişten bahsetmeye karar verdim.Bir anlamda günlük olsun bu da. Günlük tutmayı bırakalı yaklaşık 6-7 sene oluyor. Günlük yazmak benim için hep önemliydi.Sonra sonraları yazmayı da çaresizlik olarak gördüm nedense. Ama şimdi bu fikrimi yeniden değiştirdim.Güzel veyahut kötü ne varsa yazacağım.

Hayal meyal hatırlasam da bir çok şeyi, bazıları okadar net ve taze ki!

Orta ikiden üçe geçtiğim yaz,hayatımın en berbat yazıydı.Hala o berbatlığını korumakta.Mutlu bir aile profili çiziyorduk karşıdan. Babamın iyi bir işi vardı,annem akranlarına göre güzel bir kadındı,abimle ben sevilen ve iyi birer öğrencilerdik falan.Aslında ozamana kadar gercekten de mutlu oldugumuzu sanıyordum. Ta ki babamın annemi aldattığını öğrendiğimiz zamana kadar.
İlk defa toz pembe dünyadan sıyrılıpta aslında işlerin hiçte öyle olmadığını icebergin birde alt yuzunun oldugunu o zaman öğrenmiştim.
O yaz tasımızı tarağımızı toplayıp ananeme geçmiştik.Annem tüm yaz gözü yaşlı dolaşmış,ağlayıp sızlamış,bana dert yanmıştı.
Babamdan tiksinmiştim.Her kız için babası kahramandır,kız çocukları babaya ayrı bir ilgi duyar.Bende her kız gibi babama aşıktım,fakat bu olayla aşkımı da kahramanımı da kaybetmiştim. Genelde bu tarz olaylar da çocuklar olayın iç yüzünü bilmez. Bizse herşeyi biliyorduk,hemde gereğinden fazla.
Babam kendisi gibi iki çocuklu fakat dul bir kadınla beraber olmuş,bir kere tatile gitmişler,ayrılmak istemiş babam,fakat kadın vaatlerın yerıne gelmesı ıcın ısrarcı olmuş,olmayınca da deli cesaretiyle olan biteni bir mektupla anneme anlatmış,içine de babamla beraber tatilde çekilmiş restaurant fotosunu koymuş.Tek,şipşakçıların çektiği,mecburen alınan,fotograf.Memnun ve mutlu yüzler... O fotografı gören herkes ondaki mutluluğun gerçek olduğunu anlayabilirdi. Çok canımı acıtmıştı.
Annemin cahilliği benim hayatıma mal oldu diyebilirim.
Bir yönüyle de kaderimin yanlış erkekler üzerine kurulu oldugunu düşünüyorum. Sonuç olarak babamı seçmedim,onu seçtiğimde yanlış olduğundan bir haberdim...


Yaz tatilinin sonunda babam, annem için evliliği için çocukları için birşeyler yapmaya karar vermişti,anneme süslü konuşmalar yaptı,hediyeler aldı,yeni bir eve taşındık,daha fazla şaşa ve gösterişle annem,ihaneti unuttu.Bir daha asla konusu açılmadı,kavga bile etmediler bu konu hakkında,sanki o fotograf hiç çekilmemiş gibi,o kadın hiç olmamış ben o yazı hiç geçirmemişim gibi.


Olan bana oldu sonuçta.Bu işten en fazla zararlı çıkan ben oldum.


O günden sonra babamı eskisi gibi sevemedim ve erkek düşmanı oluverdim.


Hayran olduğum şarkıcı,artist bile yoktu erkek.


Sivilcelere,memelere ve tamponlara sahip olmakla beraber feminen bir ruha da sahip olmuştum o yaz. İlk reglimi de o yaz görmüştüm.Velhasıl,kanlı acılı bir yazdı benim için.




Taki lise ye geçene kadar devam etti bu sancılı dönem. Lise de herşey bambaşkaydı benim için.


27 Mayıs 2010 Perşembe

Bu aşkta bir memnuluk var

32 yaşındayım,15 yaşımdan beri tek bir adama sırılsıklam aşığım...
Bu gerçekten yasak,karmaşık.
Yaşadıklarım,geçirdiğim tam 17 senenın her sanıyesı aklımda...
Adım adım yurunen bir yolun her köşesini ezberlemek gibi bişey bu.
Kınamayın,yapmayın bunu bana...
O kadar çok kınandım ki,ucube bakışlarına maruz bırakıldım ki...
Elimde olmadı inanın,hayatımı en güzel yaşlarımı bir adama heba etmeyi bende istemedim ama yapamadım.Bunun adı aşktı..
Hala var,hemde eskisinden daha çok var bende...
Evet bu aşkta memnuluk var,bu aşk yasak,olmaması gereken...
Ama var! Engellenemeyen bir şey bu.
Kınamayın demiştim.
Kınayıp ta yaşayan da gördüm yapmayın derim.
Yazmak istiyorum sadece...
Günlüklerimi de karıştırıp,fotograflara da bakıp yazmak paylaşmak istiyorum.
Bu aşkı gunah gıbı gızledım..
sımdı bıraz bahsetmenın zamanı geldı